Yaşam

Sanki Bir Şey Biliyormuşçasına Ünlü Düşünürler: Pisagor’dan Tolstoy’a Vejetaryenliğin Felsefi Tarihi

Pisagor, Leo Tolstoy ve Leonardo da Vinci farklı dönemlerde yaşamış ünlü düşünürler olsalar da ortak noktaları midelerine giden yiyeceklerdi. Bu üç isim her geçen gün yaygınlaşan vejeteryanlığın ünlü temsilcileri ve uygulayıcılarıydı… Peki vejeteryanlık nasıl ortaya çıktı? Başlangıcı yaklaşık 3 bin yıl öncesine dayanan bu beslenme durumuna bir göz atalım. ?

Vejetaryenlik M.Ö. 6. yüzyılın başında kabul edilmişse de kökeni tarih öncesi dönemlerdeki avcı-toplayıcı toplumlara, yani çok daha eskilere dayanmaktadır.

Ancak M.Ö. MÖ 1. binyılın ortalarından beri vejetaryenliğin var olduğu bir süreçten bahsediyoruz.

Pisagor, vejeteryanlığın ilk uygulayıcılarından biridir. MÖ 570 ile 495 yılları arasında yaşamış olan Yunan matematikçi ve filozof, metempsycosis (ruhun ölümden sonra birkaç canlının vücudundan geçeceğine dair mistik anlayış) kavramına dayanan felsefi nedenlerle bu diyetin takipçisiydi.

O zamanlar, şiddetin olmadığı, insan ve hayvanların mükemmel bir uyum içinde yaşadığı ütopik bir dünya olan insanlığın ‘Altın Çağı’ miti yaygındı.

Pisagor ve onun ideolojisini benimseyenler, hayvanları öldürmekten kaçınmanın insanların barış içinde bir arada yaşamasında kilit bir faktör olduğuna, hayvanları katletmenin insan ruhuna zulmettiğine ve toplumda daha fazla şiddete yol açtığına inanıyorlardı.

Aynı zamanda, Hinduizm ve Budizm gibi Doğu dinleri, insanları hayvanlara yönelik şiddetten caydırdı ve vejetaryen beslenmeyi teşvik etti.

Pisagor’un unsurları o kadar etkiliydi ki, 19. yüzyılın sonlarına kadar et yemeyen insanlara bile Pisagor deniyordu.

Ünlü vejetaryenler arasında şunlar vardı: Platon, Leonardo da Vinci, Benjamin Franklin, Franz Kafka, Lev Tolstoy Mahatma Gandhi, Albert Einstein ve George Bernand Shaw.

Antik Roma uygarlığında, Pisagor’un fikirleri çok fazla takipçi bulmadı.

Arenalarda hayvanları ve gladyatörleri öldürmeyi bilinen bir eğlence haline getiren savaşçı bir kültürde, vejeteryanlık fikri de kılıçtan geçirildi. Tamamen münzevi nedenlerle et tüketimini kısıtlayan keşişlerin uzak durduğu bir şey olarak kaldı.

Vejetaryenlik, eski filozofların ve fikirlerinin yeniden takdir edilmeye başladığı Rönesans döneminde yeniden doğdu.

Rönesans ve erken modern zamanların birçok filozofu ve bilim adamı hayvanların öldürülmesi hakkında yazdı (hepsi et yemeyi bırakmasa da). Bu isimlerden en bilineni Leonardo da Vinci’dir.

Bu vejetaryenlik eğilimi, 19. yüzyılda İngiltere’de ilk vejetaryen toplumun kurulduğu ve Londra’da ilk vejetaryen restoranların ortaya çıktığı zaman ivme kazandı.

21. yüzyılda vejetaryenlik, felsefi ve dini ideolojilerin ötesine geçmiştir. Çevre ve hayvan hakları hareketinin temelini güçlendirerek daha da gelişti; Aynı zamanda sağlıklı bir yaşam tarzı için de önem kazanmaya başlamıştır.

Hindistan şu anda en fazla vejeteryan sayısına sahip ülkedir. Nüfusun yaklaşık% 40’ı vejetaryen beslenmeyi benimsemiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu